Aslında en güzeli hiç hediye almamak tabi. Hatun milleti olarak biz o "özel" günlerde hediye almazsak adamları da bu dertten kurtarmış oluruz (bu özel günler de hiç bitmez yazık değil mi yahu paranıza pulunuza, gidin gezin, yiyin için) Hediye dediğin şöle olunca güzeldir mesela, tesadüfen yolda yürürken, tatilde orda burda, sevgilinin sevdiği bişeyi görüverirsin alırsın, budur, başka da bişey değildir. Diğerleri zorlamadır, lan almazsak şimdi b.ku yeriz diye düşünülerek alınandır, gereksizdir, dertlidir...
Ama yok, bu olay neredeyse tabu, yıkamam edemem risk alamam illa da bi hediye alcam, ama saçma da bişe almak istemiyorum değişik olsun vs. dersen, bir iki fikir verebilirim..
Aldığım ilk hediye bir çanta idi ama içi dolu bir çanta. Bir hatunun tıkabasa çantasına doldurduğu ne varsa mevcuttu içinde, işte, parfüm, yüz yıkama jeli, makyaj temizleyicisi, ruj, sigara paketi ve çakmak, cüzdan, bir adet kitap, küçük bir ayna, kalem ve küçük bi not defteri (hatırladığım kadarıla bu kadardı) Bir de ben tatildeyken kargoyla gelen bi hediye vardı doungünümde arkadaşlardan o da bir cd player ve o zaman dinlediğim gruparın (oasis ve U2) CD'leri, çok havam olmuştu o yaz, daha kimsede doru düzgün cd player filan yoktu, güneşlenirken kulaklığımı takıp dinliyordum müziğimi kasıla kasıla :P Biri gelip bişi sölese ben de lafı döndürüp dolaştırıp hediye olduunu hatta diğer hediyelerin yanında bunun bit kadar kaldığını filan sallasam arada diye de can atıyordum.

Bir başka hediye de ayı kadar bir ayı, ama bildiğin ayı boyutunda (sakın böle bi hediye almayın hatunlara) bunun hikayesi şu: Üniversite hayatımın bi kısmını evde yalnız yaşayarak geçirdim, dış kapı öyle bi kapıydı ki kafanı eğip baksan içerisi görünür o kadar dandik, ödüm kopuyordu tabi haliyle. Bir de anneannem arayıp kızım dikkat et ne zaman tvyi açsam istanbulda tecavüz olaylarından bahsediyor diye üstüne pul biber ekleyince, yatağımın kenarında bilimum kesici-delici aletle uyuyordum :) Bir de o kapıyı inatla yaptırmayıp adam gibi bi kilit taktırmıyorum, neymiş efendim korkularımın üstüne gitcem! Herneyse o dönem herkese sölüyorum tabi olm beni akşamları arayın kontrol filan edin la korkudan kalpten filan gdebilirm diye.. O ayıyı kapının tam önüne koyacakmışım hırsız mırsız kapıyı açınca korkudan altına edip tabanları yağlıcakmış :P ama ben hala o ayının içinde bir kamera olduğuna inanırım... Neyse ayı iyi bi fikir değil neticede.. Aldığım her hediyenin bir hikayesi var tabi ama onları daha sonra yazarım şimdi kısaca isim verip geçeyim: bornoz, saç lüleleyici, masaj aleti, kestane şekeri hediye sepeti (bayılırım), tv, buzdolabı(abarttım mı):P kızılderili müzik aleti, tango ayakkabısı, tatil.. diye bi liste.
Benim aklıma gelen alınacak deişik hediyeler ise bilardo ıstakası (almayı düşünen varsa çok araştırmıştım yerlerini yazabilirim), ok takımı ("okey takımı" diye okudun de mi, ok ok dart için), bilimum uçak ve yelkenli maketleri, beyzbol sopası (araba için :B), pamuk şekeri (ölesine), aa çiçek alın bi kere, neden hep çiçek alıp dururlar anlamam bi de ben alıyım bakiim ne tepki veriolar diye denenebilir:P Değişik minik "sakin ol" ve "yaklaşma" yazan rozetler.. Sihirbaz şapkası, içi tavşanlı ama.. Ne alacağınıza karar veremeyip bir ihtimal daha var o da gömlek mi dersin derseniz hayır derim, kaybeden siz olursunuz...Dediğim gibi ben hediye olayından pek hoşlanmam yaratıcı bişi denk gelmediyse de hiç almamayı tercih ederim, Öpiim de geçsin derim, işi en yavşak yoldan çözerim, çocukken annemlere hep öyle yapardım, hiçbişi yapamazsam resim çizerdim ama mutlaka dudak koyardım köşesine öpücük manasında :P
En güzel hediye na burda görüldüğü üzre "Şimdiki zaman"dır. Değerini bilelim, eğlenelim zakkolar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder