
Evet 23 Nisan'da malak gibi yayacağıma sevgilimle Beyrut'a gittik..Allah benim işyerini benim başımdan eksik etmesin, dediler ki tatilsiniz, gerçi ben zaten tahmin ettiğimden rezervasyonlarımı 15 gün önceden yapmıştım :P Hadi tatil olmazsa diye gayet manasız düşüncelere filan da hiç kapılmadım :) Neyse işte bindik uçaa, ben ortada ve pencere kenarında filan oturamam uçakta, içim sıkılıyo böle kıravat takmış gergedan gibi hissediyorum kendimi sağa sola saldırıp pilota dalasım gelio hızlı kullan şu uçağı, bilmiyosan da çekil ben kullanayım diye.. Neyse işte benim yerim koridor sevgiliminki orta, kendi sıramıza bi geldik sevgilim dedi aha sçtık. Bi baktım pencere tarafına, pencere tarafı diye bişi kalmamış, pencereyi görmek zaten imkansız da baya bildiğin airbag açılmış sanki heryeri kaplamış.. Ne olduğunu anlamaya çalışırken airbag de bi hareketlenme farkettim biraz daha dikkatli bakınca anladım ki yarım tonluk bi herif o. Koridorda yerimize doru yürürken diyodum ben de bu alet diye sola çekio diye :)

E haliyle bizim üzeri resimli airbag (herifin heryeri dövmeydi) sevgilimle bize 1,25 kişilik yer bırakabilmiş sadece.. tamam bi yakınlaştık biz de çift olarak yol boyu nerdeyse kucak kucağa oturmaktan ama sanane kardeşim benim ilişkimin boyutundan çeksene azcık löplerini üzerimizden.. Hayır bi de adamın nereli olduğunu filan da bilmiyoruz, konuşmak gülmek istiyoruz yani bildiğin çekiştirmek herifi dibinde.. ben patlıycam ama dayanamadım sonunda, eeh zaten Türkse noluyo lan diye dalar. O da tabi pek iyi olmaz çünkü herifin tek budu somaliyi doyurur, bi de üstüme bıraksa o budu, beni ara ki bulasın o koltuğa desen olurum şerefsizim. Ama yine de dayanamadım işte başladım çekiştirmeye herifi, baktım tepki vermedi bi rahatladım tabi. Fırsatları sonuna kadar değerlendirip bokunu çıkarma huyumdan abarttıkça abarttım, artık sevgilim bile utandı sonunda. 1 saat 45 dakika boyunca adamla tek kelime konuşmadık tam uçak inişe geçerken bi muhabbet başladı işte nerelisin nerden geliyorsun kime gidiyorsun filan. Herif (herif dediğime bakma maksimum 30 yaşında ama azman gibi olunca bi büyük geliyor insana) California’lıymış, California’da tanıştığı bi Beyrut’luyu ziyarete geliyormuş, ilk defa bulunuyormuş burada falan filan, biz de dedik işte 2-3 gün kaçamak, gezmece, şabaklanma filan. Benim suratta şapşal bi gülümseme nedense.. Sora herif çat diye “what do you thing about armenian genocide?” diye sordu. Biz bildiğin bilgi yarışmasına katılmış lise ekibi gibi önce birbirimize bakıp sonra fısı fısı aramızda konuşmaya başladık. Ben diyorum işte, adam Amerikalı ama ne anlaşılır konuşuyor her dediğini anladım ihihihi, ama neden sordu şimdi çat diye bu soruyu derken sevgilim, “çünkü Amerikalı değil, Beyrutlu bir ermeni ve bize bir Amerikalı olarak sorarsa bu soruyu, ermeni olarak sormasından daha farklı bir yanıt alacağını düşünmüştür” dedi. Ben başladım işte sen böylesin de neden güvenmiyorsun insanlara da adam niye şimdi yalan söylesin ki bize de diye bıt bıt bıt bişiler söylüyordum ki benim herif adama cevap verdi başladılar bunlar muhabbete. Ulan duyamıyorum duysam tam anlamıyorum kafamı enik gibi sağdan soldan sokarak dinlemeye çalışıyorum filan. Sonunda bize başta ilk defa geldiğini söyleyen adam işte araba kiralayın taksiden daha ucuza gelir, şuraya gidin bunu yapın demeye başladı ve ben bi kere daha sevgilimin düşüncelerini takdir ettim, bildi resmen yaa ama tabi bok sürmicem ya kendime de, yok o Amerikalı baksana belli zaten obez, sen hep bölesin bla bla bla die savunmadayken herifi ailesi almaya geldi anladık olayı..
Neyse geldik otele gece. Uzun uzun gezi blogu gibi Beyrut’u filan anlatacak değilim, gidin görün alla alla, hem vize de yok, bi de en fazla 2 saat sürüyor, yoramıycam şimdi kendimi.. Sadece, istanbulun taksi şoförleri gibi deli araba kullanan Lebanese kadınları, Müslümanlar, Hıristiyanlar, iç savaşta delik deşik olmuş binalar, doğu kültürü, batı havası, gece hayatı vs. derken çok acayip biyer, psikolojin bok gibi oluyor, her şey var içinde biraz biraz. Bi de son gün bi walktoura katıldık, rehber Ermeni bi genç. Böle Amerikan üniversitesi önünde bi ağacın altında buluştuk, kaldırım gibi biyere oturdum ben de. Bu çocuk da gelmiş pepsisini benim yanıma koymuş, ne biliyim abi boş sandım, e bizde sokakta boş gördüğün pepsi kutusunu ne olarak kullanırsın tabiî ki kül tablası külleri bırak izmariti de attım ben içine kutunun. Bu bişiler anlattı filan tura başlarken de lets go dedi aldı pepsiyi eline, hayıııııır diye bağırmama kalmadan dikti tepeye ve tabi anında püskürttü. Ben resmen o sırada itin g.tüne girsem razıyım. Bi süre konuşamadım tabi, sora gittim yeni bi pepsi aldım verdim, anlattım filan olayı. Abi tek türk biziz, bi önyargı var tabi, bi de ben gittim herifin pepsinin içine bişi attım filan, olayı düzeltmek lazım.
Sonuçta gezdik gördük yaşanır lan aslında burada dedik ama tabi çalışmıcaz böle iki üç ay şabaklancaz oralarda, öle yaşıcaz yani :P

Pazar gecesi otele geldik işte çek-in yapıcaz, pztsi sabah saat 03:50de uçak, ineceğiz ben işe geçeceğim ordan. Girdik nete basıyoruz çek-ine diyo ki işlem yapacak uçağınız yok. Lan nasıl yok çakarım bi tane filan diye ekranla konuşurken ben, sevgilim hiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii diye bi ses çıkardı benim nabız birden oldu 120, noluyo olum yapma öle ani efektler filan derken dedi ki ben bileti Pazar sabahına almışım pztsi sabah yerine.. Benim ateş fırladı birden, gözünü sevdiğim nası bi bünyem varsa anında tepki verdi, resmen 40 derece oldu ateşim la. Hayır çok da şeyimde değil, bi gün geç gideriz napalım yani ama benim tırstığım, şimdi bu benim herif planlamacı bi de bildiğin doğru işler abidesi, ben nası böle bişi yaptım diye sinirlenecek kendine, asacak suratını, sora bizim son Beyrut gecemiz vik vik cilveleşip cuk cuk sırnaşmak yerine dönecek lök lök oturmaya.. Arıyoruz arıyoruz bulamıyoruz bilet filan neyse kodumun biletini bulduk 06:05’e. Sevgilim baktı benim surat sera domatesi gibi, yüzüne sahte bi gülümseme ve pozitif bi bakış kondurdu da biraz toparladık. Hayır zaten psikoloji bok olmuş Beyrut’un farklı ortamından, bi de doğu abi doğu hüzündür ne de olsa, ben bağlamışım arabeske bi de bu olay geldi, dolu dolu gözlerle uyuduk. Gecenin 4’ünde kalktık gittik havaalanına, uçağa bin, in, işe git, o bu derken attık akşam kendimizi eve. Ben acıların çocuğu gibiyim, içime iç savaş kaçmış ağıt yakıyorum sanki hepiimiiiz kardeşiiiz bu kavga.. filan mahsuna bağladım. 3 gün kendime gelemedim yeminle, 3 gün boyunca arabeskin dibine vurdum, doğu şiirleri ezberleyip kişisel iletilerime filan yazıyorum, öyle kaptırdım. Hiç de sevmem o sakin sessiz ezik modu, Allaım beni bu Orhan baba modundan çıkar yine hihihi hohoho lololo moduna geri sok diye az dua etmedim.
Neyse şimdi iyiyim. Yalnız internet yasaklandı işyerinde, sanal alemle de tüm bağlantım kesildi hiçbişey de yazamıyorum hiçbiyere. Birikti birikti beynimde oldu bin tilki çiftleşmeye başladı bi de şerefsizler kuyruklarını bile değdirmeden. Biraz daha yazamasaydım üreyip beynimi yiyceklerdi yeminle. Millet de kıllanmaya başladı, bi sürü mail geldi nerdesin niye yazmıyorsun öldün mü filan diye faceden. Gerçi geberip gitsem kendini kınaya bulayacak tipler var aralarında ama vallaha umrumda değiller koyun bile otlatmam ben onların mera beyinlerinde…
Himmm, bir daha sorarsam kizim iyimin niye sesin cikmiyo diye. Yazinin son kismini aldim uzerime. Bi de bi de giciklik yapip elestri yapim, sevgilim ifadesi egreti geldi bana, onun bir adi var. Aman kizarsan kiz be.
YanıtlaSil